1. Haberler
  2. Kültür - Sanat
  3. 18 Yaşındaki Mary Shelley, Ölmeyen Canavar Frankenstein’ı Yarattı

18 Yaşındaki Mary Shelley, Ölmeyen Canavar Frankenstein’ı Yarattı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1816’da İsviçre’de yazılan Frankenstein, genç bir kadının bilim, toplumsal cinsiyet ve insan olma kavramlarını sorguladığı feminist bir başyapıt olarak edebiyat tarihine geçti.

1816 yılı, “yaz yaşanmayan yıl” olarak tarihe geçti. Endonezya’daki Tambora Yanardağı’nın külleri Avrupa semalarını kaplamış, İsviçre’de kasvetli ve soğuk bir hava hâkimdi. Cenevre Gölü yakınındaki bir evde, şair ve gezgin Lord Byron, Mary Shelley ve üç kişi daha bir masa etrafında oturdu. Byron, bir yarışma önerdi: En korkunç hikâyeyi yazmak. İşte Frankenstein böyle doğdu.

Hikâyeyi yazan Mary Shelley, o dönemde yalnızca 18 yaşındaydı ve altı aylık bir bebeğin annesiydi. Roman, sadece korku edebiyatı değil; bilimsel gelişmeler, toplumsal ilişkiler ve cinsiyet rolleri üzerine derin bir sorgulama sunuyordu.

Feminist bir miras:

Mary, annesi Mary Wollstonecraft’ın feminist eserlerini okuyarak büyüdü. Babası William Godwin ise dönemin filozof ve yazarlarındandı. Ailesinin entelektüel çevresi, Mary’nin erken yaşta entelektüel olarak donanımlı olmasını sağladı. Uzmanlara göre, Frankenstein’ı bir feminist eser yapan temel unsur, yaratma sürecini ve sorumluluğu bir kadının perspektifiyle ele almasıdır. Mary, hayatın yaratılması ve sorumluluk alınması konularını erkek egemen bir bilim dünyasına eleştirel bir bakışla sunmuştur.

Anonim yayın ve erkek gölgesi:

1818’de roman, Mary Shelley’nin adı olmadan yayımlandı. 1831’de kendi adıyla basıldı. İlk baskıda Percy Shelley, dil ve anlatı konusunda düzenlemeler yaptı, ancak roman tamamen Mary’nin eseriydi.

Yaratık ve canavar algısı:

Shelley’in orijinal yaratığı, ince düşünceli, sorgulayan bir karakterdi. Ancak yaratıcısı ve toplum tarafından reddedilmesi, yaratığın “canavar”a dönüşmesine yol açtı. Uzmanlar, romanın insan olmanın, sorumluluk ve çevre etkilerinin sorgulandığı bir metin olduğunu vurguluyor. Guillermo del Toro’nun Netflix uyarlaması da bu orijinal yaklaşımı koruyarak, yaratığın özünde iyi ve sevgi dolu olduğunu gösteriyor.

Neden hâlâ popüler?

Prof. Sampson ve diğer edebiyatçılar, romanın popülaritesini insanın varoluşsal sorularına dokunmasına bağlıyor: “Tanrı yoksa insanı insan yapan nedir? Hayatın anlamı nedir?” Günümüzde bu sorular yapay zekâ ve teknolojik etik tartışmalarına taşınıyor. Shelley’in 18 yaşında bu kadar derin bir eseri yazmış olması ise onu hâlâ dâhiler arasında öne çıkarıyor.

Frankenstein, 200 yıldır sadece korku edebiyatının değil, bilim, felsefe ve feminist düşüncenin de tartışıldığı evrensel bir eser olarak varlığını sürdürüyor.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.