1. Haberler
  2. Hayat
  3. Teknoloji
  4. Dünyanın en tehlikeli hayvanı sivrisinek mi?

Dünyanın en tehlikeli hayvanı sivrisinek mi?

Dünyanın en tehlikeli hayvanı sivrisinek mi?

featured
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sıtma, dang humması, zika ve Batı Nil ateşi… Hepsi sivrisineklerle bulaşabiliyor. Her yıl yüz binlerce insan bu enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. David Hancock da neredeyse onlardan biri olacaktı.

Her şey 2007’nin Haziran ayında, aniden yükselen ateş ve şiddetli kusmayla başladı. David Hancock bugün geriye baktığında, o gün hemen hastaneye gitmesi gerektiğini söylüyor. Ancak küçük bir enfeksiyonu kendi başına atlatabileceğini sanmış. Yine de içinden bir ses bu durumun sıradan bir grip olmadığını söylüyordu.

Bu his doğruydu. Ancak o dönem 49 yaşında olan Hancock’un neye yakalandığı ancak on gün sonra anlaşıldı. Bu süre içinde David komaya girdi, kalbi birkaç kez durdu, akciğerleri sıvıyla doldu ve beyninde iltihap oluştu.

“Diğer taraftaydım. Bir ayağım neredeyse öbür dünyadaydı” diye anlatıyor.

Dokuz günün sonunda doktorlar kesin tanıyı koydu: David, Batı Nil virüsü (WNV) kapmıştı. Üstelik evinin önünde, Arizona’nın Phoenix kenti yakınlarındaki Glendale’de tek bir sivrisinek ısırığıyla.

Mükemmel (!) bir eşleşme: Sivrisinekler ve Batı Nil ateşi

Sıtma, dang, sarı humma veya zika hastalığından farklı olarak Batı Nil virüsü istilacı türlerle değil, Kuzey Yarımküre’nin yerli Culex türü sivrisineklerle yayılıyor.

Virüs tropik kökenli. İlk kez 1937’de Uganda’nın kuzeyindeki Batı Nil Bölgesi’nde tespit edildi ve adını buradan aldı.

Özellikle kuşlarda hızla çoğalıyor. Bu sayede kıta değiştirebildi. Göçmen kuşlar virüsü önce Avrupa’ya, ardından ABD’ye taşıdı. ABD’de ilk vakalar 1999’da kaydedildi. Bugün ülkede sivrisinek kaynaklı hastalıkların başlıca sebebi.

Bunun nedeni tropik kökenli virüsün Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaygın olan Culex pipiens’le yani adi sivrisinekle karşılaşması. Enfekte bir kuşu ısıran bu tür virüsü alıyor ve bir sonraki kan emişinde ister kuş, ister at, ister David gibi bir insan olsun bulaştırabiliyor.

ABD’de her yıl ortalama 1.300 kişi ağır hastalanıyor, 130 kişi yaşamını yitiriyor.

Kaderin cilvesi: David’in kardeşi bir sivrisinek araştırmacısı
18 Haziran 2007’de David sadece ateşlenip kusmuyordu; yutkunamıyordu da. Eşi Teri, sonunda onu arabayla hastaneye götürdü. David bugün bunun büyük bir hata olduğunu söylüyor:

“Ambulans çağırsaydık hemen tedaviye alınırdım. Acilde saatlerce beklemek neredeyse hayatıma mal oluyordu.”

Teri, beslediklere köpeğe mama vermek üzere kısa bir süreliğine eve döndü. Birkaç saat sonra hastaneye geri geldiğinde şok haberi aldı: David’in kalbi iki kez durmuş, yoğun bakıma alınmış ve solunum cihazına bağlanmıştı. Ateşi o kadar yüksekti ki, oda buz gibi soğutulmuştu. Doktorlar her gün onun hayatını kaybedebileceğini söylüyordu.

Teri tüm aileyi hastaneye çağırdı. Annesi, babası, David’in anne babası ve kardeşi Bob geldi. İronik biçimde yıllardır sivrisinek davranışlarını araştıran bir biyolog olan Bob Hancock, şöyle diyor:

“David’in, Batı Nil virüsü kaptığını duyunlar, buna pek inanmak istemiyordu. Çünkü sürekli sivrisineklerin arasında dolaşıyordu. Beni sivrisinekleri seviyorum. Onları yok etmek için değil, anlamak için inceliyorum.”

İklim değişikliği sivrisineklere ve virüslere yeni alanlar açıyor

İki kardeşin hikâyesi önemli bir gerçeği gösteriyor: Sivrisineklerin çoğu ısırığı zararsız. Kayıtlara yalnızca klinik vakalar geçiyor; doktora başvuru gerektiren ya da ölümle sonuçlananlar. Belirti göstermeyen enfeksiyonların sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Risk ise bir o kadar gerçek. Sadece David için değil, eşi Teri için de süreç ağır bir travmaya dönüştü. O günleri hatırladığında hâlâ gözyaşlarını tutamıyor.

Bu olay Bob için de bir dönüm noktası olmuş. “Hayat dolu bir sivrisinek meraklısı olarak tropik ormanlarda dolaşarak mutlu yaşayabilirdim” diyor. Kardeşinin hastalığından sonra araştırma odağını değiştirmiş: “Bugün olduğum tıbbi entomolog olmama neden olan şey bu.”

Bob Hancock artık ABD’deki değişimi yakından izliyor. Tropik kökenli Aedes türü sivrisineklerin Güney Kaliforniya’dan San Francisco’ya ulaşması on yıl sürdü. Bu türler dang humması, sarı humma ve Zika için güçlü taşıyıcılar. İklim değişikliği, tropik sivrisinekler ve virüsler için kuzeye doğru yeni yaşam alanları açıyor. Bob’un yorumu kısa:

“Sivrisineklerin gelip hastalıkların gelmemesi için hiçbir neden yok.”

Tehlikeli olan sivrisinek değil, taşıdığı virüs
David’in hayatı, 18 Haziran 2007’deki olaydan sonra tamamen değişti. Komadan çıktığında kendi başına nefes bile alamıyordu; konuşamıyordu. Aşırı derecede zayıflamıştı ve yeniden yürümeyi öğrenmesi gerekti. İşine dönebilmesi dokuz ay sürdü. Bugün hâlâ yutkunamıyor.

Teri, David’in eskisine göre daha içine kapanık olduğunu söylüyor:

“Kötü biri olmadı, ama artık başka biri. Bu durum muhtemelen virüsün, beyninde bıraktığı hasarın sonucu.”

Ancak değişmeyen bir şey var: David hâlâ sivrisineklerin en sevdiği hedeflerden biri. Çare bolca sinek kovucu kullanmak. David ve Teri, sivrisinekler konusunda hemfikir:

“Onlardan nefret ediyoruz.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü