1. Haberler
  2. Hayat
  3. Teknoloji
  4. Vagus siniri nedir, nasıl rahatlatılır?

Vagus siniri nedir, nasıl rahatlatılır?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

O vücudunuzda beynin verdiği bilgileri ana organlara taşıyan bir otoban, ama bırakın onu “eğitmeniz gerektiğini” bilmeyi, varlığından bile haberiniz olmayabilir.

Sosyal medya hesaplarımda kısa bir gezinti yapmaksa, vagnus siniri hakkında sayısız tavsiye görmeme yetiyor; nasıl iyileştirilir, uyarılır ve hatta ‘sıfırlanır’. Bu paylaşımlarda bunun stres ve kaygı seviyelerini azaltacağı iddia ediliyor.

Kauçuk diş fırçası benzeri bir şeyle kulağınıza dokunmak, gözlerinizi bir taraftan diğerine kaydırmak, vücudunuza ufak vuruşlar (tapping) ya da gargara yapmak.

Bunlar, bu siniri “eğitmek” ve sağlığınızı artırmak için verilen birçok önerinin sadece birkaçı.

Stres düzeyimiz arşa çıkmışken ve 35 yaş altındakilerde “tükenmişlik sendromu” vakaları artarken, sosyal medyanın bu içeriklerle dolup taşmasına ve bunların milyonlarca kez görüntülenmesine şaşmamak gerek.

Önerilen yöntemlerden bazıları saçma görünebilir. Ama gerçekten vücudumuzdaki bu muazzam “haberciyi” eğitmek mümkün mü ve bu hayatın stresinden bizi hızlıca arındırabilir mi?

Bunu deneyimlemek için, Stockport’ta mumlarla aydınlatılmış bir stüdyodayım… Kendimi bir grup insanla birlikte, sesli şekilde mırıldanırken buluyorum.

Bana mırıldanmanın vagnus sinirlerini uyardığı ve kalp atış hızımızı düşürdüğünü söylüyorlar. Gerçekten de biraz rahatlamaya başladığımı hissediyorum. Bedenimde düşük frekanslı mırıltının titreşimlerini fark ediyorum ve zihnim biraz sakinlemiş gibi görünüyor.

Bu somatik (bedenle ilgili olan) sınıfında yoga terapisti Eirian Collinge bizi, derin nefeslerden, sallanmaya ve vücutlarımıza ufak vuruşlar yapmaya (tapping) taşıyan, nazik hareketlerden oluşan bir akışa sokuyor.

Sosyal medyada dolaşan tüm tekniklere inanmıyor olsa da, Eirian kendi pratiğinde nefes, göz hareketleri ve bedene ufak vuruşlar olduğunu söylüyor.

Ama ekliyor; “bu bir süreç ve hızlı bir tedavi yöntemi yok.”

Bu yaklaşım, bedenlerimizle dışarıdan yeniden bağlantı kurarak sinir sistemimizi sakinleştirebileceğimizi öne süren bir teoriye dayanıyor.

Bunun bedenlerimizin komplike sistemlerini basite indirgemek olduğunu savunan bilim insanları da var; günümüzün yoğun, hızlı dünyasında ufak da olsa bir huzur bulmamız için etkili olduğunu söyleyen de.

Birkaç minder yanımda uzanan Sarah bu derslere yaklaşık bir yıl önce gelmeye başlamış. Kendi deneyiminin “hayat dönüştürücü” olduğunu söylüyor; “İlk seanstan sonra ağladım. Sanki beynim ilk kez kendisini kapatmış gibiydi.”

35 yaşında olan ve ruh sağlığıyla ilgili zorluklar yaşadığını söyleyen Sarah, bunu “beynini diş ipiyle temizlemeye” benzetiyor.

Sarah’nın partneri Xander buna katılıyor ve duygularının daha çok farkında olmasını sağladığını söylüyor.

“Erkekler olarak bunu yapmaya programlanmış değiliz. Yetişkinliğimin büyük kısmında depresyonla mücadele ettim ama şimdi düşüncelerimi tamir etmek yerine, duygularımla oturup, onları kabul edebiliyorum.

“Hayat başa çıkabileceğimden daha fazlasını getirdiğinde, işten biraz zaman alıyorum. Koşuya çıkıyorum, tepelere tırmanıyorum mesela.

“Sinir sistemimi anlamak bunun dev bir parçasıydı.”

Latince “gezinmek” anlamına gelen “vagus” beyinde sağ ve sol olmak üzere iki kola ayrılarak başlıyor ve bütün ana organlar arasında iletişim kurup, yaşamsal bilgileri sürekli ileri-geri taşıyor.

Nefes almak, nabız hızı ve sindirim gibi üzerine düşünmediğimiz fonksiyonları kontrol eden otonom sinir sisteminin bir parçası.

Sistem kısmen şunlardan oluşuyor:

Sempatik sinir sistemi: Bizi vahşi bir hayvan tarafından kovalanmaktan, çok önemli iş görüşmelerine kadar farklı durumlara hazırlayan “savaş ya da sıvış” tepkimizi tetikleyen kısım

Parasempatik sinir sistem: Vücudun fren yapmasına ve sükunet haline geri dönmesine yardımcı olmak için vagus sinirine bağımlı sistem

Bu ikisi arasında senkron yoksa, sorunları görmeye başlıyoruz.

Peki, gerçekten vagus sinirini aktifleştirme girişiminde bulunarak kendi dengemizi yeniden ayarlayabilir miyiz?

Psikiyatrist Prof. Hamish McAllister-Williams şüpheli.

“Vagus sinirinin uyarılmasının, epilepsi ve tedaviye dirençli depresyon gibi nörolojik rahatsızlıklara iyi geldiğine dair sağlam kanıtlar var. Fakat bu stimülasyon vücuda takılı bir cihazdan geliyor, vagus sinirine elektrik enerjisi sinyali gönderen bi tür kalp pili gibi.”

Cihaz, vagus siniri üzerinde beyne orta şiddette elektrik stimülasyonları yolluyor ve modumuzu düzenlememize yardımcı olan serotonin ve dopamin gibi kimyasalların salımını başlatıyor.

Vücudun içine bu cihazın takılması açık ameliyat gerektiriyor fakat giyilebilir teknoloji büyüyen bir pazar.

Fiyatları 200 ila 1000 sterlin (11 bin ila 55 bin TL) arasında değişen bu cihazlar genelde kulağa, boyna ya da göğüse iliştiriliyor.

Prof. McAllister-Williams explains “Dışarıdan stimüle eden cihazların potansiyel olarak beyin fonksiyonlarını etkilediğini gösteren bazı güvenilir araştırmalar var. Fakat vücudun içine takılanlara kıyasla çok daha az kanıt bulunuyor” diyor.

Dış cihazlarda elektrik sinyalleri, teni, dokuları, kasları ve yağı geçmek zorunda, yani durum vücut içindeki cihazlar kadar basit değil.

Lucy Lambert ise tükenmişlik yaşadığı sırada dışarıdan takılan vagus siniri cihazlarının faydalı olduğunu anlatıyor.

Üç çocuk annesi Lambert, tamamen “stresli, yorgun ve kaygılı” olduğu için ilkokul öğretmenliği mesleğini bıraktığını söylüyor.

“Uzun süredir boş depoyla gidiyordum ama fark etmemiştim. Sonra birden çarptı. Hayattaki yapılacaklar listesi çok fazla geldi.

“Ruhsal yük o kadar fazlaydı ki, yataktan çıkamıyordum.”

Lambert çeşitli tıbbi teşhis çabalarına giriştikten sonra, bir yere varamadığını düşünmeye başladı.

Erkek kardeşi vagus siniri cihazlarını tavsiye etti.

“Yük fazla gelmeye başladığında önce baş ağrısı çektiğimi gördüm. Sonra cihazı günde iki kez 10’ar dakika taktım. Baş ağrısı geçti ve tüm vücudum sakinleşti.

“Titreşimler, gerçekten işe yarıyorlar.”

Lucy Lambert, cihazların kendisinin tükenmişliğini tedavi etmediğini ama “iyileşmenin başlayabileceği koşulları yaratmasına yardımcı olduğunu” vurguluyor.

Ağrı yönetimi alanında çalışan Dr. Chris Barker, tıbbın bu alanının hâlâ geliştiğini söylüyor.

Barker, vagus sinirinin öneminin daha iyi anlaşıldığını belirtiyor, ancak dengesiz bir sinir sisteminin ruh sağlığımızdan nabzımıza ve sindirimimize kadar birçok şeyi etkilediğine dair “net kanıtlar” olsa da, hâlâ sorunların nasıl düzeltileceği konusunda bütün yanıtlara sahip olmadığımızı vurguluyor.

“Problemli olan bir şeye odaklanıp, bunu düzeltmeye odaklanmak gerçekten rasyonel. Vücudumuz tabii çok karmaşık ve bazen gördüğümüz sorun, daha genel anlamda sistemdeki bir dengesizliğin parçası olabilir.”

Chris Barker ayrıca meselenin sizde neyin işe yaradığını çözmek olduğunu ve bunun zaman alabileceğini vurguluyor.

Bu arada mevcut bir kalp ya da solunum sorununuz varsa, sinir sisteminizi yeniden dengelemek ya da uyarmaya çalışmadan önce doktorunuza danışmanız gerekiyor.

Şimdi 47 yaşında olan Lucy kendi tükenmişlik deneyimini yaşadıktan birkaç yıl sonra başkalarının duygusal dayanıklılık ve kendine güven kazanmasına yardımcı olmak için yeni bir iş başlatıyor.

Cihazını hâlâ her gün kullanıyor, meditasyon yapıyor ve düzenli olarak duygularını paylaşıyor.

“Cihazlar dinlenmemi ve kendimi kapatabilmemi sağlıyor” diyor. Fakat asıl fark yaratanın cihazlar mı yoksa çok ihtiyaç duyduğu dinlenme fırsatını bulması mı olduğunu bilmenin zorluğunu kabul ediyor.

Bu cihazlar konusunda sağlam bilimsel kanıt eksikliği olsa da Lucy’nin iyileşmesinde önemli bir rol oynadı. Sinir sistemini ve vagus sinirinin önemini anlamanın kendisini güçlendirdiğini belirtiyor.

“Ruh sağlığıma ve iyiliğime sahip çıkmamı sağladı ve bu büyü bir şey.”

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.